Geri

Hipertansiyonum Var!

Hasta Eğitim / Danışma Platformu

Misyon
Misyon

Kan basıncı yüksekliği ve ilişkili hastalıkların toplumsal kontrolünde önemli olan hasta eğitimine katkıda bulunmaktır.

Vizyon
Vizyon

Hipertansif hastaların kan basıncı kontrolünde önem taşıyan tüm tedavi yöntemleri konusunda yeterince aydınlatmak ve onların tedavi motivasyonunu güçlendirmektir

Değerler

Bilimsellik
Etik sorumluluk
Tarafsızlık
Toplumsal Yarar Önceliği

Sık Sorulan Sorular

hipertansiyonumvar.com’un kuruluş amacı nedir?

Hipertansiyon yaygın bir halk sağlığı sorunu olarak karşımızda duruyor.Erişkin popülasyonun neredeyse 1/3 ü hipertansif.Bu hasta popülasyonunun neredeyse yarısı hastalığının farkında bile değil,farkında olanların da yaklaşık yarısının tansiyonu kontrol altında değil.Yani bir farkındalık artışına ihtiyaç var.Bu sitenin farkındalık artışına katkıda bulunacağını düşünüyoruz

Diğer bir pratik sorunda hekime başvuran hastaların hipertansiyon konusunda bilgilendirmesi açısından hekim  yoğunluğundan kaynaklanan bir zaman sıkıntısı var. Hipertansiyon tedavisi sadece ilaç kullanımından ibaret değil ki. Oradada önemli sorunlarımız var.Bu konuda da  bilgilendirmeye ihtiyaç var.İlaç dışı tedavi yaklaşımları konusunda bilgilendirme için hekimlerin zamanları  yetersiz kalabilir,yoğunluk bunu önleyebilir.hipertansiyonumvar.com işte bu noktadaki eğitim ve danışma eksikliğini ortadan kaldırmak için kurulmuş olan  hedef kitlesi hipertansif hasta  olan bir site ve bu site  hipertansif hasta eğitimine odaklanmış bir bilgilendirme ve danışma sitesi olarak hizmet verecek

Kalbin görevi temiz kanı vücuda damarlar yolu  ile göndermektir.Bu yolla doku ve organlar besinleri ve oksijeni alırlar.Bu kanın dokulara ve organlara ulaşması için damar içinde bir basınç gereklidir.Buna kan basıncı diyoruz.Kalp kasıldığında oluşan basınca  büyük tansiyon diyoruz.Kalbin gevşeme süresince oluşan kan basıncına küçük kan basıncı diyoruz.

Kan basıncının yükselmesi ve bunun uzun süreli yüksek kalması Tüm damarlarda ve dolayısı ile kan dolaşımının çok kritik olduğu organlarda ki burada öncelikle kastettiğimiz organlar kalp,beyin ve böbrekler gibi organlardır. Buralarda  hasar yaratarak yaşamı kısaltır.

Beyinde kanama ve inme,  Kalpte infarktüs ve kalp yetmezliği, Böbrek te de böbrek yetmezliği  

En ciddi sorunlardır. Kontrolsüz hipertansif hastaların yaşamları normal tansiyonlu kişilere göre belirgin  olarak daha azdır.

Bazı farklı görüşler olmakla birlikte klinik ölçümlerde 140/90 mmHg ve üzerinde kan basıncı yüksekliğini hipertansiyon olarak tanımlıyoruz. Bu eşik değerleri düşürme eğiliminin olduğunu da biliyoruz. Yani gelecekte belki daha düşük değerleri bile hipertansiyon olarak tanımlama ihtimalimiz vardır. Bu ölçümlerin günler/haftalar sürmesi gerekir. Eğer tansiyon evde ölçülüyor ise bu durumda 135/85 mm Hg ve üzerindeki değerler de anormal kabul edilir. Kan basıncı değişken bir parametredir. Gün boyunca dalgalanır, aslında hepimizde kan basıncı gün boyunca dalgalanır. O nedenle hastayı temsil eden tek bir değere ulaşmak  zordur.Belkide günlük pratiğimizde tansiyonun kaç sorusuna tek bir değer değil de bir aralıkla cevap vermek daha gerçekçi olabilir.

Gelmez tabiki, hiç kimse için tek ölçüm, eğer daha önce hipertansiyon öyküsü yok ise, hipertansiyon var anlamına gelmez. Tekrarlanan  ölçümlerde tansiyonun yüksek  bulunması beklenir.

Civalı tansiyon cihazları civa toksisitesi riski nedeni ile kullanımdan kaldırıldı

Şu anda kliniklerde kullandığımız bizim aneroid olarak tanımlanan pompa ile şişirilen cihazları kullanıyoruz.  Ölçümlerde, özellikle evdeki ölçümlerde digital cihazları kullanma eğilimi artmaktadır. Muhtemelen yakın gelecekte bunları kliniklerde de kullanmaya başlayacağız.

Her iki koldan ölçüyoruz ve yüksek taraftan ölçmeye devam ediyoruz. Tek ölçüm yapmıyoruz.3 yâda 4 ölçüm yapıp son 2 ölçümün ortalamasını alıyoruz.

Son yıllarda klinikte bile eğer koşullar uygunsa dijital cihazlarla hastanın kendisinin tansiyon ölçmesine dayalı uygulamaların arttığını görüyoruz.

Tansiyon ölçümünden önce 5-15 dakika dinlenme öngörülür.

Tansiyonu yüksek olan kişilerin yaklaşık yarısı kan basıncı yüksekliğinin farkında değiller o nedenle 30 lu yaşlar geçilmiş ise yakınma yoksa bile yılda bir kez kan basıncımızı ölçmeliyiz.

Hipertansiyonu olan kişilerde ne yazık ki şeker hastalığı, şişmanlık, kalp ve böbrek hastalığı gibi hastalıklar ve sigara içimi gibi alışkanlıklar sıklıkla bulunur. Biz sadece tansiyonu düşürüp, diğer hastalık ve alışkanlıklara sessiz kalırsak yarar sınırlı kalır. O nedenle mutlaka hastayı riske eden tüm bileşenlere birden müdahale etmeliyiz.

Hipertansif hastaların belki de % 5-10’unda altta bir sorun bulabiliriz. O nedenle belli özellikleri olan hastaları altta bir sorun var mı diye tararız. Bu tarama bize hipertansiyon yaratan hastalığı bulma ve ortadan kaldırma şansını verir. Ancak hastaların çoğunda ne yazık ki tümüyle ortadan kaldıracak bir sorun bulamayız.

Burada uygulanan testler oldukça standarttır ve kompleks değildir.

Kan sayımı/ idrar tetkiki

Kan şekeri, lipidler ve diğer bazı testler yapılır.

Eğer altta bir sorun düşünülürse yâda bir organ sorunu düşünülür ise daha ileri testlerde yapılır.

Amacımız varsa altta hipertansiyon yaratan sorunu ve hipertansiyon- ilişkili sorunları saptamaktır.

Hipertansiyonlu her hastada tedaviyi iki şekilde değerlendiriyoruz

Bunların ilki yaşam tarzı değişiklikleri

İkinciside ilaç tedavisidir.

Yaşam tarz değişikliği olarak tanımladığımız şeyler arasında en kritikleri

Diyet uygulamaları

Tuz kısıtlaması

Fiziksel egzersiz

Sigaranın bırakılması

Alkolün sınırlanması olarak özetleyebiliriz.

Hipertansiyon hastası bireylerin taze sebze ve meyve, kurubaklagil, düşük yağlı süt ürünleri, tam tahıllı ürünler, balık ve doymamış yağlardan zengin sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketmesi önerilmektedir. Bu hastalarda kırmızı et tüketimi, doymuş yağ tüketimi ve şekerli besinleri sınırlandırmak hedeflenmektedir.

Şu öneriler ideal diyet kurallarıdır;

1.Derisiz tavuk ve hindi, yağsız dana-kuzu etini tercih ediniz

2.Haftada 2 kez balık tüketiniz.

3.Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmekleri tercih ediniz.

4.Haftada 2-3 kez kurubaklagil (kuru fasulye, nohut, mercimek) tüketiniz.

  1. Meyvelerin suları yerine kendisini tüketiniz.

6.Şeker tüketiminizi azaltınız

  1. Yemeklerde zeytinyağı, fındık yağı ve ayçiçek, mısırözü yağı kullanınız.

8.Kabuklu yenebilecek meyveleri iyice yıkadıktan sonra kabukları ile tüketiniz.

9.Her öğünde mevsim salatalarına yer veriniz.

10.Doymuş yağ; yağlı peynirler, kaymak, krema, tereyağı, içyağı ve kuyruk yağı gibi doymuş yağ içeren gıdaların tüketimini azaltınız

11.Yağlı etler, sakatatlar, sert/katı margarinler doymuş yağı yüksek besinlerdir.

12.Diyetin yağ içeriğinin azaltılması için pişirme yöntemi olarak ızgara, haşlama, fırında ve kendi suyunda pişirme gibi yöntemleri tercih ediniz.

13.Kızartma ve kavurmalardan uzak durunuz. Etli yemeklere yağ eklemeden etin kendi yağı ile pişiriniz.

Şüphesiz tüm bu önerilerin uygulanması herkes için mümkün olmayabilir. Hipertansif bireyler kendi koşullarına bakarak bir strateji belirlemelidir.

Sofra tuzu: Doğrudan son tüketiciye sunulan, ince öğütülmüş, iyotla zenginleştirilmiş, rafine edilmiş veya edilmemiş işlenmiş tuzu,

Sofrada öğütme tuzu: Tüketici tarafından sofrada öğütülmek üzere son tüketiciye sunulan, kristal halde bulunan, iyot ilave edilmeyen işlenmiş tuzu veya yeraltı kaynak tuzunu, ifade etmektedir.

Kan basıncı seviyesinin en önemli belirleyicisi ise diyetle alınan sodyum yani tuz miktarıdır. Yüksek sodyum ya da tuz (günde 5 gramdan fazla) tüketimi; yüksek kan basıncı, artmış kalp hastalıkları ve inme riskini arttırmaktadır. Yetişkin bireylerde günlük tuz tüketiminin azaltılması; kan basıncını düşürür, kalp-damar hastalıkları, inme ve kalp krizi risklerini azaltır. Yüksek sodyum/tuz tüketimi (sodyum için >2 gram/gün, tuz için >5 gram/gün) ve yetersiz potasyum tüketimi (3,5 gram/günden az) yüksek kan basıncına neden olur ve kalp hastalıkları ve inme riskinde artışa sebep olur.

Ülkemizde Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin 2008’ de gerçekleştirdiği ülke genelini yansıtan 24 saatlik idrar analizinde (SALTurk-1 Çalışması) günlük tuz tüketim miktarının 18 g/gün olduğu saptanmıştır. 2012’de yine Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğince tekrarlanan “Türkiye’ de Tuz Tüketimi Çalışmasında (SALTurk 2)” günlük tuz tüketiminin biraz

Azalmakla beraber halen sağlığı olumsuz etkileyebilecek düzeyde olduğu saptanmıştır (15 g/gün) .

2017 yılında DSÖ işbirliğinde Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen “Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması (Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı)” spot idrar analizi sonuçlarına göre ise günlük kişi başı tuz tüketiminin 9,9 g/gün düşmüştür.

  • Dünyada birçok kişi önerilenin üzerinde tuz tüketmektedir(ortalama 9-12 g/gün, önerilen maksimum düzeyin 2 katı kadar
  • Günlük tuz tüketiminin yetişkinlerde 5 gramın altına düşürülmesi; kan basıncının azaltılmasına, kardiyovasküler hastalık, inme ve koroner kalp hastalığı riskinde azalmaya yardımcı olur.
  • Dünya Sağlık Örgütü küresel olarak üye ülkelerin toplumda tuz alımının azaltılması konusunda gönüllü hedefler belirlemiştir ( 2025’e kadar %30 ). Tuz alımının azaltılması toplumda sağlık göstergelerini geliştiren en etkili maliyet etkin uygulamadır.
  • Küresel tuz tüketiminin azaltılarak önerilen düzeylerde tuz tüketilmesi ile her yıl 2,5 milyon ölümün

Önlenebileceği tahmin edilmektedir.

DÜŞÜK VE YÜKSEK TUZLU GIDAYI NASIL AYIRALIM?

100 GRAMDA 0.3 GRAMIN ALTINDA İSE DÜŞÜK

>1.5 GRAM İSE YÜKSEK TUZLU ÜRÜNDEN BAHSEDİLİR.

Günlük yaşamdaki olağan aktivitelerimiz fizik aktivite olarak tanımlanır. Bunu destekliyoruz ancak yeterli bulmuyoruz. Eğer fizik aktivite günlük olarak planlanıyor ve tekrarlanıyor ise buna egzersiz diyoruz. Hipertansif olgularda egzersizi destekliyoruz. Eğer fizik aktivite yarış amaçlı yapıyor ise bunu da spor olarak tanımlıyoruz.

İki tip egzersiz söz konusudur.

  1. Orta derecede aerobik egzersiz

Bunlar nabzı hızlandıran aktivitelerdir

Yürüme, yüzme, bisiklete binme gibi nabız ve solunum hızını artıran  aktivitelerdir

Bunlar kardiyo aktivitesi olarak da tanımlanır.

Haftada en az 150 dakika olmalıdır, 2 misline çıkılabilir.

Eğer koşma gibi zorlu fizik aktivite yapılacak ise 75 dakika yeterlidir. Ancak buda iki misline çıkılabilir.

 

  1. En az haftada iki gün büyük kas gruplarını güçlendirici egzersizler yapılmalıdır.

Bunlar ağırlık kaldırma, sınav çekme egzersizleri gibi kas güçlendiren egzersizlerdir.

Daha fazlası da yapılabilir, şüphesiz fiziksel kısıtlıklarınız var ise daha azda, hatta 5 dakika bile yararlıdır.

Ne yazık ki hayır. Ülkemizde günde yarım saatten fazla egzersiz yapan kişi sayısı toplam popülasyonunun % 5’inden daha azdır.

  • Obezite ve koroner kalp hastalığını önlüyor
  • Beyin fonksiyonunu düzeltiyor
  • Depresif eğilimleri azaltıyor
  • Demans ve Alzheimeri önlüyor
  • Uykuyu düzenliyor
  • Pek çok kanseri önlüyor (mide, meme, barsak, akciğer vb.)
  • Diyabeti önlüyor
  • Düşme ve ona ilişkin sorunları azaltıyor.
  • Ölümü azaltıyor.
  • Aktif olmayan sedanter yaşayan kişilerin ölüm riski % 30 daha fazla

Genellikle zorlu bir egzersize başlama dönemde 55 yaş üstü kadınlar ve 45 yaş üstü

Erkeklerin bir tıbbi kontrolden geçmesi arzu edilir.

Yine aile öyküsü olanlar, sigara içenler, besler ve hipertansif olguların hekim kontrolünden geçmesi arzu edilir

 Egzersiz sırasında hangi bulgular gelişir ise doktora başvurmalıyız?

  • Göğüs ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Bacak ağrısı
  • Ölçüsüz nabız yükselmesi
  • Hafif egzersiz yâda istirahatte nefes darlığı halleri

Hastanın kaç tansiyon ilacı kullanması gerektiği genellikle hastanın tansiyon düzeyi ile ilişkilidir. Kan basıncı şiddeti arttıkça ilaç sayısı artar. Ciddi hipertansiyonlu olguların çoğunda birden fazla ilaç kullanmak gerekir. Özellikle şeker hastalığı ve böbrek hastalığı var ise yine çoklu ilaç kullanmak gereklidir. Hastaların pek çoğu çoklu ilacı kullanmak istemezler. Ancak burada önemli olan tansiyonun normale getirilmesidir. Bu amaçla kaç ilaç gerekiyor ise o kadar ilaç kullanılmalıdır. Çok ilaç kullanmak hastaların ilaç kullanma eğilimlerini azaltabilir. Bunu önlemek için ilaç endüstrisi tıpta kombine ilaç olarak tanımlanan 2 yâda 3 ilacı tek tablet biçiminde sunan ürünleri piyasaya sunmuşlardır.

Genellikle tansiyon ilaçları ömür boyu kullanılırlar. Ancak hasta yaşam tarzı düzenlemeleri olarak tanımlanan önlemleri etkili uyguluyor ise ilaç kullanım gerekliliği ortadan kalkabilir. Yâda daha az ilaçla devam etmek mümkün olabilir.

Bu konuda farklı düşünceler vardır. Ancak genel eğilim çoklu ilaç kullanıyor isek, bunların bir kısmını geceye koymak şeklindedir. Ancak günümüzdeki tansiyon ilaçlarının genellikle 24 saat boyunca etkili olduğunu biliyoruz.

Genel olarak tansiyon ilaçları sadece yükseldikçe değil, sürekli kullanılmak zorundadır. Sadece tansiyon yükseldikçe ilaç içmek genellikle yararsızdır. Zira ilaçların etkisi genellikle 3,4 günden sonra başlar.

Evet, takip etmeliyiz. Bu takip bize tansiyon ilaç programının daha etkili düzenlenmesini sağlar.

Tansiyon ilaçlarının maksimum etkili hale gelmesi genellikle 3-4 hafta gereklidir. O nedenle ilaçların etkisin sorgulanması için bu süre beklenmelidir. Doktorunuz ciddi hipertansiyon halinde yâda başkaca önemli sorunlarınız var ise daha erken sizi görmek isteyebilir.

Tansiyon ilaç kullanımı sırasında ilaçların fazla geliyor olması yâda yaşam tarzı düzenlemelerin etkili uygulanması yâda başka tıbbi nedenlerle tansiyonunuz çok düşebilir. Bunu hasta halsizlik yâda baş dönmesi biçiminde hisseder. Bu durumda doktorunuz ile konuşarak tansiyon ilaçlarını zayıflatmak hatta bazen kesmek gerekebilir.

Tansiyon ilaçlarının kullanımı sırasında farklı nedenlerle kan basıncı yükselebilir. Bu durumda doktorunuz ile konuşarak tansiyon ilaçlarının güçlendirilmesini sağlamanız gerekebilir.

Hipertansif hastanın şiddetli hipertansiyonu ile birlikte önemli bulguları var ise acile başvurmalıdır.

Bu bulgular şiddetli baş ağrısı, şuur anormallikler, felç yâda felç benzeri bulguların varlığı, nefes darlığı, görme bozukluğu, göğüs ağrısı olarak özetlenebilir. Bu bulgular olmasa bile baş edilemeyen şiddetli hipertansiyon hallerinde acil servisten yardım almak gerekebilir.

Bütün ilaçlar gibi tansiyon ilaçlarda masum moleküller değildir.

Tabiki hepsinin kendine özgü yan etkileri vardır. O nedenle ilaç başlanmasını takiben gelişebilecek yan etkiler için doktorunuz ile temasın sürdürülmesi gereklidir. Eldeki tansiyon ilaçlarının güçleri birbirine eşittir. Yani iyi ilaç, kötü ilaç yâda güçlü ilaç, zayıf ilaç kavramı yoktur. İlaç seçimi doktorun hastanın durumuna göre verdiği kararla belirlenir. Bazı hastalıklar bazı ilaçların öncelikle kullanımını gerektirebilir.

Bu konu son derece önemlidir. Hipertansiyonlu hastanın varsa diğer hastalıklarının kontrolü önemlidir. Sözgelimi hipertansif hastanın şeker hastalığı, kalp hastalığı, şişmanlığı var ise yâda sigara içiyor ise bu durumlar ortadan kaldırılmaz ve iyi yönetilmez ise sadece tansiyonu kontrol edilir ise yarar sınırlanır. Kalp hastalığı yaratan tüm hastalıklar ve tüm risk faktörlerinin birlikte kontrolü gereklidir.

Sınırlı Sorumluluk Beyanı

Web sitemizin içeriği, ziyaretçiyi bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. Web sitemizin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.